bugün
- mert hakan yandaş11
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- anın görüntüsü16
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- erkek çocuk için isim önerileri8
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi28
- iğrenç bir his tarif et44
- sözlük yazarlarının abileri11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir15
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek18
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- insanlar melek mi şeytan mı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi17
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz43
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- icardi190520
- özgür özel10
- suriyeliler suriye'ye dönsün13
- fake hesabım için nick önerileri9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- insana kendini kötü hissettiren şeyler10
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması8
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması15
- sözlüğün en götü güzel kızı18
- ahirette sorulacak ilk soru8
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
entry'ler (48)
21 şubat gecenin ilk saatlerinde sözlük alemine girmiş olan ve farklı tarzıyla renk getirmiş yeni sözlük.
sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. bir gün eşi sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. sokrates, gayet sakin: - "bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.
churchill, kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir: - "eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım." churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: - "hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."
bernard shawile churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. bernard shaw, bir oyununun ilk gecesine, churchill' i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş: - "size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. tabii dostunuz varsa." churchill, hemen cevap göndermiş: - "maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa."
bir gün eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. talebesi: - "iyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca eflatun cevap vermiş: - "ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."
dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - "ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. diyojen,kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - "ben çekilirim."
meşhur bir filozofa: - "servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda: - "ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş
kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galile' ye hasımlarından biri: - "efendim" demiş, "kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?" galile: - "doğru" demiş, "benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?"
bir filozofa sormuşlar: - "şansa inanır mısınız?" filozof: - "evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim.
bir osmanlı padişahı birçok osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, padişah ona: - "sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. vezir: - "evet hünkarım, bilirim" dediğinde, padişah cevabi yapıştırmış: - "iyi, ben de bilirim."
bir toplantıda, bir genç mehmet akif'i küçük düşürmek ister: - "affedersiniz, siz veteriner misiniz?" mehmet akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış: - "evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"
*
churchill, kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir: - "eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım." churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: - "hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."
bernard shawile churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. bernard shaw, bir oyununun ilk gecesine, churchill' i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş: - "size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. tabii dostunuz varsa." churchill, hemen cevap göndermiş: - "maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa."
bir gün eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. talebesi: - "iyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca eflatun cevap vermiş: - "ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."
dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - "ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. diyojen,kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - "ben çekilirim."
meşhur bir filozofa: - "servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda: - "ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş
kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galile' ye hasımlarından biri: - "efendim" demiş, "kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?" galile: - "doğru" demiş, "benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?"
bir filozofa sormuşlar: - "şansa inanır mısınız?" filozof: - "evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim.
bir osmanlı padişahı birçok osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, padişah ona: - "sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. vezir: - "evet hünkarım, bilirim" dediğinde, padişah cevabi yapıştırmış: - "iyi, ben de bilirim."
bir toplantıda, bir genç mehmet akif'i küçük düşürmek ister: - "affedersiniz, siz veteriner misiniz?" mehmet akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış: - "evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"
*
rte ve arkadaşlarının 2009 bütçesini denk getiremesi ve bunu onlemek için 2010 bütçesine yükle zam beklentilerin göz önünde olmasıyla değişecek fiyatlar.
sigara ya %100 ile %150 arası zam
oto yolgeçiş ücretlerine %50 ile %75 arası zam artık rahatlıkla soylerler beraber yürüdük biz bu yollarda
doğal gaz ücretleri % 30 ile % 50 arası zam
hadi akepe bize girmiş gireceği kadar susmaya devam edelim olur mu *
sigara ya %100 ile %150 arası zam
oto yolgeçiş ücretlerine %50 ile %75 arası zam artık rahatlıkla soylerler beraber yürüdük biz bu yollarda
doğal gaz ücretleri % 30 ile % 50 arası zam
hadi akepe bize girmiş gireceği kadar susmaya devam edelim olur mu *
bütün çabalarına, uğraşlarına ragmen bir türlü iş bulamayan insan modelidir. artık bıkmıştır hayat onun için hiçte istediği gibi gitmemektedir.büyük ihtimalle aşk hayatı ya yoktur yada bitmek üzeredir...bu esas oğlan 4 yıllık okumuştur.tüm iş sitelerine cv sini doldurmuş fakat tek bir cevap bile alamamıştır.artık son umut olarak ölümü düşünmektedir.
kriz teget geçmemiş bilakis tamamen girmiştir.karar vermiştir üçüncü köprüden atlayacaktır.ama fark eder ki istanbul da henüz üçüncü köprü yoktur.daha sonra başka planlar yapar arabanın önüne atlamayı düşünür.önüne gelen ilk minübüsün önene atlar kendini minübüsçü usta şöfördür kıvrak bir hareketle kenarında durur deavmlı yanında taşıdığı sopasını alır iner aşagıya esasa başlar girişmeye bunu gören gider minübüscüler de başlar bizim esas oğlanı dövmeye polis gelir ellerinden alır bizim esas oğlanı.ekip otosunda ilk darbeyi yemiştir.
+neden atladın lan arabanın onune godoş?
-abi şeyy ıhh falan derken
dayanamayan polis ensesine patlatır tokatı lan 'geri zekalı derdin ne soyle'
bizim oğlan yine susar artık hayat onun için fark etmez her yerden darbe yemektedir.esas oğlanı karakola götürürler sesi çıkmayınca bir güzelde orada dayağını yer.artık esas oğlan için hayat dayanılmazdır.her yerden bir darbe yemektedir.
dayamaz eczaneye gider gider ilaç almak ister kararlıdır hayatına son vercektir.cebinde son 5 lirası vardır.eczacı 15 lira fiyat biçince ilacı alır kaçar.evine gider saklanır esas oğlanımız.yarım saat sonra polisler gelir bizim esas oğlanı alıp hapise tıkarlar.6 ay sonra mahkemeye cıkar esas oğlan hakim yeni yasaların zart maddesinin zort fıkrasına göre 20 yıl agırlaştırılmış ceza verir.
o an farkına varır ki hapiste hiç sorumluluk yok.yemek bedava su bedava üstelik işte vardır marangozun yanına çırak olarak işe başlar ve o an hayat onun için başlar.* *
(bkz: allah sonumuzu benzetmesin)
(bkz: 4 yıl okudu sonunda katil oldu) *
kriz teget geçmemiş bilakis tamamen girmiştir.karar vermiştir üçüncü köprüden atlayacaktır.ama fark eder ki istanbul da henüz üçüncü köprü yoktur.daha sonra başka planlar yapar arabanın önüne atlamayı düşünür.önüne gelen ilk minübüsün önene atlar kendini minübüsçü usta şöfördür kıvrak bir hareketle kenarında durur deavmlı yanında taşıdığı sopasını alır iner aşagıya esasa başlar girişmeye bunu gören gider minübüscüler de başlar bizim esas oğlanı dövmeye polis gelir ellerinden alır bizim esas oğlanı.ekip otosunda ilk darbeyi yemiştir.
+neden atladın lan arabanın onune godoş?
-abi şeyy ıhh falan derken
dayanamayan polis ensesine patlatır tokatı lan 'geri zekalı derdin ne soyle'
bizim oğlan yine susar artık hayat onun için fark etmez her yerden darbe yemektedir.esas oğlanı karakola götürürler sesi çıkmayınca bir güzelde orada dayağını yer.artık esas oğlan için hayat dayanılmazdır.her yerden bir darbe yemektedir.
dayamaz eczaneye gider gider ilaç almak ister kararlıdır hayatına son vercektir.cebinde son 5 lirası vardır.eczacı 15 lira fiyat biçince ilacı alır kaçar.evine gider saklanır esas oğlanımız.yarım saat sonra polisler gelir bizim esas oğlanı alıp hapise tıkarlar.6 ay sonra mahkemeye cıkar esas oğlan hakim yeni yasaların zart maddesinin zort fıkrasına göre 20 yıl agırlaştırılmış ceza verir.
o an farkına varır ki hapiste hiç sorumluluk yok.yemek bedava su bedava üstelik işte vardır marangozun yanına çırak olarak işe başlar ve o an hayat onun için başlar.* *
(bkz: allah sonumuzu benzetmesin)
(bkz: 4 yıl okudu sonunda katil oldu) *
yok boyle bir tarih.
solcusu sağcısı kim olursa olsun bu ülkenin boyle sevilecek cuntacılara derebeylerine ihtiyacı yoktur.insanlıktan medet almamıs yaratığın bir insan nasıl sever.
Caner Celep *
Pir Sultan Abdal, halk arasında Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan'dan biridir. Alevi gelenekleri ile dergâh ortamında yetişmiştir. Ana konuları, Deyişler, Nefesler, Hakk sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi, duazimam, ilahi aşk, tasavvuf ve sosyal uyarı niteliğindedir. Dolayısıyla bir derviş olarak toplumu irşat (ilimiyle ve aklıyla toplumu bilgilendirmiştir) etmiştir. Tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp geniş bir halk kesimine seslenebildi. Medrese öğrenimini Erdebil'de görmesine rağmen, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı'ndan hiç etkilenmedi
(bkz: halkın ozanı)
(bkz: halkın ozanı)
ben bir fenerbahçeliyim ve dualarım onun için unutulmalı ki o türk futbol tarihinin en yetenekli ve son yılların en gozde futbolcusu en kısa zamanda iyileşmeii dileğiyle acil şifalar..
türklere özgü yetenek.
Bir budala para kazanabilir, ama onu sarfetmek için akıllı olmak lazımdır. Spurgeon
"Para,para,para." Napolyon(kadir topbaş)
galasaraylıların küfür etmediği ama nasil oluysa herkesin duyduğu ve cıkardıkları olaylar nedeniyle macın gec baslamasına sebep oldugu mac.
türkiye de olmayan durum efendim
Hilmi Yarayıcı (d. 1969, Antakya), Antakya doğumlu Türk halk müziği ve özgün müzik sanatçısıdır. 1988-1995 yılları arasında Grup Yorum'la çalıştı bu tarihten sonra gruptan ayrılsa da konser ve albüm çalışmalarına destek verdi.
Grup yorumun efsane solisti olarak bilinir. 1993'de iTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'na girdi. iTÜ Çoksesli Batı Müziği korosunda yer aldı. Konservatuvar öncesinde ve sonrasında opera hocalarından şan dersleri aldı.
Albüm çalışmalarının dışında "Seher Vakti" ve "ilk Göz Ağrısı" adlı tv dizilerinin ayrıca "Aşk Yolu" adlı televizyon filminin müziklerini hazırladı.Ayrıca başrollerini Altan Erkekli,Göksel Arsoy ve Nevra Serezli'nin paylaştığı 'Unutulmayanlar' adlı filmin müziklerini yapmıştır.Halen kasımpaşa çok programlı lisesinde müzik öğretmenliği yapmaktadır.
(bkz: grup yorum)
Grup yorumun efsane solisti olarak bilinir. 1993'de iTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'na girdi. iTÜ Çoksesli Batı Müziği korosunda yer aldı. Konservatuvar öncesinde ve sonrasında opera hocalarından şan dersleri aldı.
Albüm çalışmalarının dışında "Seher Vakti" ve "ilk Göz Ağrısı" adlı tv dizilerinin ayrıca "Aşk Yolu" adlı televizyon filminin müziklerini hazırladı.Ayrıca başrollerini Altan Erkekli,Göksel Arsoy ve Nevra Serezli'nin paylaştığı 'Unutulmayanlar' adlı filmin müziklerini yapmıştır.Halen kasımpaşa çok programlı lisesinde müzik öğretmenliği yapmaktadır.
(bkz: grup yorum)
(bkz: LD) lodos denizcisi
"ne mutlu türküm diyene"
BiR ASKERiN MEZARINA
Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
ile bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
Asker yatıyor...
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. ihtiyarlar
Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. işte orası o kahramanı muhteremin
Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!...
MUSTAFA KEMAL ; Harbiye talebesi iken yazmıştır.
HAKiKAT NEREDE?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
MUSTAFA KEMAL
BEŞiKE HÂDiSESi iÇiN
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Sâmiamda vatanın feryâdı
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Yaralı bir * evlâdı
Etmesin mi anaya imdadı?
Rumeli can veriyor yok mu ilaç.
Edelim sıhhatini istimzaç;
Etmeyelim kimseyi izaç?
Zırhlılar her yeri tehidt ediyor,
Makedonya bunu tes'it ediyor.
inkırazı bize teyit ediyor.
Yemenin purişi malumu cihan
Ne için eyledi millet isyân?
Zulme ister mi bu yoldan burhan
Turuşkalar bile aldı meydan
Hani kânun-u adaâlet nerede?
Mülk-ü millette himâye saadet nerede?
Haricen mülk-ü himaye nerede?
Bizde evvelki şecaat nerede?
Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas
Eder elbette tahayyür ibraz
Vatanın feyzine kâdir olamaz
Yeniden fethine verseydi cevâz...
Yıldırım görse şu ahvâlimizi
Ateş kahrı yakar hâlimizi,
Af eder mi bizim efâlimizi,
Mahveder cumle-i emsâlimizi,
Ey büyük Fâtih'i istanbul'un...
Bu revş olmadı mı makbulün
Sây ile toplanılan mahsulün
Berhava oldu fakat meçhulün...
Yazık oldu Vatana âh yazık...
Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!..
Acısın bizlere, âh yazık!
MUSTAFA KEMAL ; Sinop 25 Kânunu Evvel 321 (1905)
HAYAT SERENADI
Atatürk'ün Salih Bozok'a yazdığı mektuptan :
"Bir Fransız şairi hayatı şöyle tarif ediyor :
Hayat kısadır,
Biraz hayal,
Biraz aşk
Ve sonra Allahaısmarladık.
Diğeri de :
Hayat boştur.
Biraz kin,
KASiDEi iSTiBDAT YAHUT KIRMIZI iZLER
Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
MUSTAFA KEMAL
ŞANLI ORDU GAZETESi
Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
ile bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
Asker yatıyor...
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. ihtiyarlar
Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. işte orası o kahramanı muhteremin
Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!...
MUSTAFA KEMAL ; Harbiye talebesi iken yazmıştır.
HAKiKAT NEREDE?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
MUSTAFA KEMAL
BEŞiKE HÂDiSESi iÇiN
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Sâmiamda vatanın feryâdı
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Yaralı bir * evlâdı
Etmesin mi anaya imdadı?
Rumeli can veriyor yok mu ilaç.
Edelim sıhhatini istimzaç;
Etmeyelim kimseyi izaç?
Zırhlılar her yeri tehidt ediyor,
Makedonya bunu tes'it ediyor.
inkırazı bize teyit ediyor.
Yemenin purişi malumu cihan
Ne için eyledi millet isyân?
Zulme ister mi bu yoldan burhan
Turuşkalar bile aldı meydan
Hani kânun-u adaâlet nerede?
Mülk-ü millette himâye saadet nerede?
Haricen mülk-ü himaye nerede?
Bizde evvelki şecaat nerede?
Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas
Eder elbette tahayyür ibraz
Vatanın feyzine kâdir olamaz
Yeniden fethine verseydi cevâz...
Yıldırım görse şu ahvâlimizi
Ateş kahrı yakar hâlimizi,
Af eder mi bizim efâlimizi,
Mahveder cumle-i emsâlimizi,
Ey büyük Fâtih'i istanbul'un...
Bu revş olmadı mı makbulün
Sây ile toplanılan mahsulün
Berhava oldu fakat meçhulün...
Yazık oldu Vatana âh yazık...
Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!..
Acısın bizlere, âh yazık!
MUSTAFA KEMAL ; Sinop 25 Kânunu Evvel 321 (1905)
HAYAT SERENADI
Atatürk'ün Salih Bozok'a yazdığı mektuptan :
"Bir Fransız şairi hayatı şöyle tarif ediyor :
Hayat kısadır,
Biraz hayal,
Biraz aşk
Ve sonra Allahaısmarladık.
Diğeri de :
Hayat boştur.
Biraz kin,
KASiDEi iSTiBDAT YAHUT KIRMIZI iZLER
Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
MUSTAFA KEMAL
ŞANLI ORDU GAZETESi
yarın yaparım nasil olsa sallaaa